Adaçayının (Salvia officinalis L.) Sağlığa Faydaları ve Kullanım Alanları
Adaçayı dünya çapında çeşitli mutfaklarda kullanılan temel bir bitkidir. Ağız sağlığını ve beyin fonksiyonlarını geliştirmeye yardımcı olabilecek antioksidanlar içerir. Ayrıca kolesterolü ve kan şekerini düşürmeye de yardımcı olabilir. Adaçayı aynı zamanda ortak adaçayı, bahçe adaçayı ve Salvia officinalis L. olarak da adlandırılır. Kekik, biberiye, fesleğen ve kekik gibi diğer bitkilerin yanı sıra nane ailesine aittir. Adaçayının güçlü bir aroması ve buruk bir tadı vardır, bu yüzden genellikle küçük miktarlarda kullanılır. Yine de çeşitli önemli besin maddeleri ve bileşiklerle doludur. Yeşil adaçayı taze, kurutulmuş veya yağ formunda mevcuttur ve sağlığa çok sayıda faydası vardır.
İşte adaçayının sağlık açısından 9 şaşırtıcı faydası.
- Çeşitli Besin Değerleri Yüksek
Adaçayı sağlıklı dozda vitamin ve mineral içerir.
Bir çay kaşığı (0,7 gram) öğütülmüş adaçayı şunları içerir: Kalori: 2, Protein: 0,1 gram, Karbonhidrat: 0,4 gram, Yağ: 0,3 gram, Lif: 0,3 gram,K Vitamini: 12 mcg , Demir: 0,2 mg , B6 Vitamini: 0,02 mg , Kalsiyum: 12 mg, Manganez: 0,02 mg.
Adaçayı ayrıca az miktarda magnezyum, çinko, bakır ve A, C ve E vitaminlerini içerir.
Adaçayı çok küçük miktarlarda tüketildiği için yalnızca çok az miktarda karbonhidrat, kalori, protein ve lif sağlar.
- Antioksidan içeriği fazladır.
Antioksidanlar, vücudunuzun savunmasını güçlendirmeye yardımcı olan, kronik hastalıklarla bağlantılı potansiyel olarak zararlı serbest radikalleri etkisiz hale getiren moleküllerdir.
Adaçayı, vücudunuzda antioksidan görevi gören bitki bazlı kimyasal bileşikler olan 160’tan fazla farklı polifenol içerir.
Küçük ve daha eski bir çalışma, günde iki kez 1 fincandan (300 ml) biraz fazla adaçayı içmenin kandaki antioksidan enzim seviyelerini önemli ölçüde artırdığını buldu. Aynı zamanda hem toplam kolesterolü hem de “kötü” LDL kolesterolü düşürdü ve “iyi” HDL kolesterolü yükselttiği bildirilmiştir.
- Ağız Sağlığını Destekleyebilir
Adaçayı, diş plağını teşvik eden mikroplara karşı koruma sağlayabilecek antimikrobiyal etkilere sahiptir. 2015 yılında yapılan bir çalışmada, adaçayı bazlı bir gargaranın, diş çürüklerine neden olduğu bilinen Streptococcus mutans bakterisini etkili bir şekilde öldürdüğü gösterilmiştir.
- Menopoz Semptomlarını Hafifletebilir
Menopoz sırasında vücudunuz östrojen hormonunda doğal bir düşüş yaşar. Bu, çok çeşitli hoş olmayan semptomlara neden olabilir. Semptomlar arasında sıcak basması, aşırı terleme ve sinirlilik yer alır. Adaçayı geleneksel olarak menopoz semptomlarını azaltmak için kullanıldı.
Adaçayı içindeki bileşiklerin östrojen benzeri özelliklere sahip olduğuna, bunların beyninizdeki belirli reseptörlere bağlanarak hafızayı iyileştirmeye, sıcak basması ve aşırı terlemeyi tedavi etmeye yardımcı olduğuna inanılmaktadır.
- Kan Şekeri Seviyesini Düşürebilir
Adaçayının yaprakları geleneksel olarak şeker hastalığına karşı çare olarak kullanılmıştır.
Bir çalışmada adaçayı ekstresi, spesifik bir reseptörü aktive ederek tip 1 diyabetli sıçanlarda kan şekeri düzeylerini azalttı. Bu reseptör aktive edildiğinde kandaki fazla serbest yağ asitlerinin temizlenmesine yardımcı olabilir, bu da insülin duyarlılığını artırır.
Tip 2 diyabetli farelerde yapılan bir başka araştırma, adaçayı çayının, aynı hastalığa sahip kişilerde kan şekerini yönetmek için reçete edilen bir ilaç olan metformin gibi davrandığını buldu. İnsanlar üzerinde yapılan araştırmalar sınırlıdır, ancak üç denemenin bir meta-analizi, adaçayının açlık kan şekerini ve HbA1c’yi önemli ölçüde azalttığını buldu.
- Hafızayı ve Beyin Sağlığını Destekleyebilir
Adaçayı beyninizi ve hafızanızı çeşitli şekillerde desteklemeye yardımcı olabilir.
Birincisi, antioksidan görevi görebilen ve beyninizin savunma sistemini tamponladığı gösterilen bileşiklerle doludur. Aynı zamanda hafızada rol oynayan kimyasal haberci asetilkolinin (ACH) parçalanmasını da durdurduğu görülüyor. Alzheimer hastalığında ACH seviyelerinin düştüğü görülüyor.
Bir çalışmada, hafif ila orta şiddette Alzheimer hastalığı olan 39 katılımcı, dört ay boyunca günde 60 damla (2 ml) adaçayı özü takviyesi veya plasebo tüketti.
Adaçayı özünü alanlar hafıza, problem çözme, akıl yürütme ve diğer bilişsel yetenekleri ölçen testlerde daha iyi performans gösterdi.
Sağlıklı yetişkinlerde adaçayının düşük dozlarda hafızayı iyileştirdiği gösterilmiştir. Daha yüksek dozlar ayrıca ruh halini yükseltti ve uyanıklığı, sakinliği ve memnuniyeti artırdığı belirlenmiştir.
- ‘Kötü’ LDL Kolesterolünü Düşürebilir
Adaçayı, atardamarlarınızda birikebilen ve potansiyel olarak hasara neden olabilen “kötü” LDL kolesterolü düşürmeye yardımcı olabilir.
Bir çalışmada, günde iki kez adaçayı tüketmek “kötü” LDL kolesterolü ve toplam kan kolesterolünü düşürürken, yalnızca iki hafta sonra “iyi” HDL kolesterolü yükseltti.
Diğer birçok insan çalışması, adaçayı ekstraktının benzer bir etkiyi gösterdiğini göstermektedir
- Bazı Kanserlere Karşı Korunabilir
Kanser, hücrelerin anormal şekilde büyüdüğü önde gelen ölüm nedenidir. İlginç bir şekilde, hayvan ve test tüpü çalışmaları adaçayının belirli kanser türleriyle savaşabileceğini gösteriyor.
Bu çalışmalarda adaçayı özlerinin sadece kanser hücrelerinin büyümesini baskılamakla kalmayıp aynı zamanda hücre ölümünü de uyardığı görülmüştür.
Bu araştırma cesaret verici olsa da adaçayının insanlarda kanserle mücadelede etkili olup olmadığını belirlemek için insan çalışmalarına ihtiyaç vardır.
9.Diğer potansiyel sağlık yararları
Adaçayı ve bileşikleri diğer birçok sağlık faydasıyla bağlantılıdır. Ancak bu faydalar kapsamlı bir şekilde araştırılmamıştır.
İshali hafifletebilir: Taze adaçayı ishal için geleneksel bir ilaçtır. Test tüpü ve hayvan çalışmaları, bağırsaklarınızı rahatlatarak ishali hafifletebilecek bileşikler içerdiğini buldu.
Cilt yaşlanmasıyla mücadele edebilir: Çeşitli test tüpü çalışmaları, adaçayı bileşiklerinin kırışıklıklar gibi yaşlanma belirtileriyle mücadeleye yardımcı olabileceğini düşündürmektedir
Yan Etkileri var mı?
Adaçayı genel olarak güvenli kabul edilir, ancak konsantre adaçayı yağı veya diğer adaçayı takviyelerinin yan etkileri olabilir ve hamilelik, emzirme döneminde veya çocuklar tarafından kullanılmamalıdır.
Prof. Dr. Hüseyin Aşkın AKPULAT
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü