BAŞIBOŞ SOKAK HAYVANLARI SORUNU
Doç. Dr. Özcan ERDOĞAN
Bugünlerde ülkemizde sokak hayvanları ile ilgili yoğun tartışmalar yapılmaktadır. Tartışmaların nedeni Batman Milletvekili Serkan RAMANLI ile Gaziantep Milletvekili Şehzade DEMİR ve Mersin Milletvekili Faruk DİNÇ tarafından 21.05.2024 tarihinde TBMM’ne sunulan Hayvanları Koruma Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifidir. “Hayvanları Koruma Kanunu Ve Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” başlığını taşıyan ve toplumun büyük bir bölümünde tartışma yaratan 4 maddelik Kanun teklifinin 1. Maddesinde; “5199 sayılı Kanunun 6. maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şeklide değiştirilmiş ve fıkraya bu cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanlar kaydedildikten sonra hayvan bakımevlerinde tutulur. Sahiplenilmeyen hayvanlar, alındıkları veya başka bir ortama hiçbir surette geri bırakılmaz.” Hükmünü yanında Kanun teklifinin 2 maddesinde de “5237 sayılı Kanunun 177 nci maddesinin birinci fıkrasındaki “altı aya kadar hapis veya adlî para” ibaresi “iki yıldan 4 yıla kadar hapis” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Hayvan bakımevlerinde bulunan sahipsiz hayvanları serbest bırakan veya başıboş sokak Hayvanlarının toplanmasında ihmali olan kamu görevlisi hakkında üç yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” Hükmünün yürürlüğe konulmasına yönelik olup TBMM’ne sunulan 4 maddelik Kanun teklifinin 3 ve 4. Maddeleri yürürlük maddesi ile Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanının yürüteceğine dair yürütme hükümlerini içermektedir.
Batman Milletvekili Serkan RAMANLI, Gaziantep Milletvekili Şahzade DEMİR ve Mersin Milletvekili Faruk DİNÇ’in TBMM’ne sundukları Hayvanları Koruma Kanunu ve Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklif ile; kısaca kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların, sahiplenilmedikçe hayvan bakımevlerinde tutulması, gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı için tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan kişilere verilen cezaların artırılması ve hayvan bakımevlerinde bulunan hayvanları serbest bırakan kamu görevlilerine hapis cezası verilmesinin amaçlandığı ve toplumunuzda halen büyük tartışmalara yol açan Kanun teklifinin genel gerekçesinde de “Sokak hayvanlarının yaptığı saldırılar her geçen gün daha fazla insana zarar vermekte ve can güvenliklerini tehlikeye atmaktadır. Özellikle sabahın erken saatlerinde okula gidip gelen çocuklar sık sık saldırıya uğramaktadır. Bu durum, sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de söz konusudur. Ölüm ve yaralanma ile neticelenen saldırı vakalarında artış yaşanmaktadır. Meskûn mahallerde artan sahipsiz hayvan yoğunluğu, insan sağlığı ve güvenliği açısından tahammül edilemez bir boyuta ulaşmıştır. Parklar artık çocuklar için güvenli alanlar olmaktan çıkmış, sahipsiz hayvanların toplanma yeri haline gelmiştir. Gece saatlerinde yürüyüş yapan, hava aydınlanmadan işe giden, sabah namazı için camilere ulaşmaya çalışan vatandaşlar tedirgin olmakta, kendilerini korumakta zorlanmaktadır. Vatandaşların kendilerini sokakta güvende hissetmemesinden daha kötüsü; kamu kurumlarının önlem almaması hatta bu konuya duyarsız kalmasıdır. Mevcut düzenlemeler, sokak hayvanlarım sokağa tescillemekte ve barınma mekânlarında tutulmalarını engellemektedir. Bu durum hem insanlar için hem de sokak hayvanları için tehlike üreten bir sonucu doğurmaktadır. Yapılması gereken; meskûn mahallerden uzakta kalıcı barınakların inşa edilmesi ve bu barınaklarda kalacak köpeklerin sayılarının kontrol altında tutulmasıdır. Mevcut kanunların bu yönde düzeltilmesi, artık ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu kapsamda hayvanları Koruma Kanununda ve Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerle sokakların başıboş hayvanlardan arındırılması, hayvanların uygun bakımevlerinde tutulması ve sahiplenilmeyen hayvanların insan hayatını tehlikeye atacak şekilde başıboş dolaşmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.” Denilerek, Kanun teklifin madde gerekçelerinde de belirtildiği gibi sahipsiz ve başıboş hayvanların müşahede yerlerinde kısırlaştırılması, aşılanıp rehabilite edilmesinden sonra kaydedilmesi ve fakat hayvan bakımevlerinde tutulması amaçlanmaktadır. Sahiplenilmeyen hayvanların, alındıkları ortama veya başka bir yere geri bırakılmasının önüne geçilmektedir.
Yine TBMM’de kabul edilecek ve bilahare yasalaşacak olan bun düzenlemeye aykırı hareket edenlere idari para cezası öngörülerek, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçunun cezası artırılmış bununla birlikte bu suç kapsamına başıboş sokak hayvanları da eklenmiş, hayvan bakımevlerinde bulunan sahipsiz hayvanları serbest bırakanların ve başıboş sokak hayvanlarının toplanmasında ihmal gösteren kamu görevlilerinin cezalandırılması öngörülmektedir.
Her şeyden önce yürürlükteki 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda da açıkça yer verildiği gibi sahipsiz hayvan: Barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanlar olup gerçekte başıboş sokak hayvanları sorunu gerçekte uzun zamandır toplumumuzun gündemini teşkil etmektedir. Her ne kadar 01.07.2004 Tarihli ve 25509 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunun temel amacının hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak ise de, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunun hükme bağladığı örneğin;
*Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir.
*Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir.
*Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muamelelerden uzak tutulması için gerekli önlemler alınmalıdır.
*Hiçbir maddî kazanç ve menfaat amacı gütmeksizin, sadece insanî ve vicdanî sorumluluklarla, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara bakan veya bakmak isteyen ve bu Kanunda öngörülen koşulları taşıyan gerçek ve tüzel kişilerin teşviki ve bu kapsamda eşgüdüm sağlanması esastır.
*Nesli yok olma tehlikesi altında bulunan tür ve bunların yaşama ortamlarının korunması esastır.
*Yabani hayvanların yaşama ortamlarından koparılmaması, doğada serbestçe yaşayan bir hayvanın yakalanıp özgürlükten yoksun bırakılmaması esastır.
*Hayvanların korunması ve rahat yaşamalarının sağlanmasında; insanlarla diğer hayvanların hijyen, sağlık ve güvenlikleri de dikkate alınmalıdır.
*Hayvanların türüne özgü şartlarda bakılması, beslenmesi, barındırılma ve taşınması esastır.
*Hayvanları taşıyan ve taşıtanlar onları türüne ve özelliğine uygun ortam ve şartlarda taşımalı, taşıma sırasında beslemeli ve bakımını yapmalıdırlar.
Yine bu temel ilkelerin yanında özellikle;
*Yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlar ve eğitim çalışmaları yapar. Ayrıca yerel yönetimler, ilgili karar organının uygun görmesi halinde hayvan hastanesi kurar.
*Kontrolsüz üremeyi önlemek amacıyla, toplu yaşanan yerlerde beslenen ve barındırılan kedi ve köpeklerin sahiplerince kısırlaştırılması esastır. Kedi ve köpek sahipleri, hayvanlarını dijital kimliklendirme yöntemleriyle kayıt altına aldırmakla yükümlüdürler.
Denilmesine ve Merkezi Hükümetin yanında başta Belediyeler olmak üzere yerel yönetimlere önemli görev ve sorumluluklar yüklemesine rağmen ne yazık ki ilerleyen zaman içinde ne Merkezi yönetim birimleri ne de yerel yönetimler 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunun emrettiği görev ve sorumlulukları yeterince yerine getirememişlerdir. Sayıları giderek artan hayvanseverlerin oluşturduğu Gönüllü Sivil Toplum Kuruluşlarının çabaları da ne insanlarla birlikte ekosistemin bir parçası olan hayvanların korunmasını ve kötü muamelelerden uzak yaşam alanlarında yaşayabilmelerini sağlamış, ne de başıboş sokak hayvanlarının neden oldukları çoğu zaman ölümle sonuçlanan olayların önüne geçilebilmiştir.
Günümüzde yoğun biçimde tartışılan Kanun teklifinin asıl amacı da başıboş hayvanların neden olduğu ve çoğu ölüm ve yaralamayla sonuçlanan saldırıların önüne geçilmesinin yanında sokaklarımızda başıboş dolaşan, saldırganlıkları ile kadın erkek-yaşlı ve çocuklarımız bakımından tehdit teşkil eden başıboş sokak hayvanlarının kontrol altına alınarak, merkezi idarenin yanında yerel yönetimlerin ve gönüllü bireylerin görev ve sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamaktır.
Aslında burada 5199 Sayılı Kanunda her ilde kurulması gereken ve valinin başkanlığında, sadece hayvanların korunması ve mevcut sorunlar ile çözümlerine yönelik olmak üzere toplanan İl Hayvanları Koruma Kurulunun görev ve sorumluluklarını yeterince yerine getirmediğinin sorgulanmasıdır.
Her İlde Valilerimizin başkanlığında Büyükşehir belediyesi olan illerde büyükşehir belediye başkanları, büyükşehire bağlı ilçe belediye başkanları, büyükşehir olmayan illerde belediye başkanları, Doğa koruma ve milli parklar il şube müdürü, Tarım ve orman il müdürü, Çevre ve şehircilik il müdürü, İl sağlık müdürü, İl millî eğitim müdürü, İl müftüsü, Belediyelerin veteriner işleri müdürü, Veteriner fakülteleri olan yerlerde fakülte temsilcisi, Münhasıran hayvanları koruma ile ilgili faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlardan valilik tarafından seçilecek en çok iki temsilci, İl veya bölge veteriner hekimler odasından bir temsilci, İl baro temsilcisi veya ildeki barolardan birer temsilcinin bizzat katılacakları toplantılarda gerektiğinde diğer kurum ve kuruluşlardan yetkili isteyerek, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda gerek merkezi idare birimlerince ve gerekse yerel yönetim birimlerince yerine getirilmesi hükme bağlanan görev ve sorumlulukların yeterince yürürlüğe konulup konulmadığını denetlemekle görevlidir. Ancak, gelinen süreçte bu kurulunda görev ve sorumluluğunu yeterince yerine getiremediği de açıktır.
Ancak toplumumun büyük kesimince tartışılmakta olduğu gibi sokaklarımızda tehdit oluşturarak, can ve mal güvenliğimizi tehdit eden başıboş sokak hayvanlarını kontrol altına almakta insani olmayan ve vicdanları yaralayan tedbirlere mi başvurulmalı, yoksa onları sağlıklı barınaklara yerleştirerek, çevreye zarar vermeden ve sokaklarda tehdit oluşturmadan, bu barınaklarda kontrol altına alınarak ve kısırlaştırılarak yaşam haklarına saygı mı duyulmalıdır?