ANNENİN PARMAKLARINDAN DAMLAYAN KAN
Zigot, bir hücre.
Gözleri yok, kulakları yok, elleri yok…
Tanrı; onun görmesini, duymasını, tatmasını (…) sağlayacak organlar veriyor.
Ana karnında insan oluyor, doğmadan önce.
Dokuz ay on gün bekliyor insan yavrusu. Anne onu taşıyor, besliyor büyütüyor. Çocuk yıldızları görüyor.
Çiçekler açıyor ruhunda. Yaşamak hakkını kullanmak istiyor, özgürce doğanın içinde.
Gazze’de bir kadın, yaralar içindeki kız çocuğunu sol böğrüne almış, sağ elinin parmaklarından kan damlıyor.
Parmaklar, göğe açılmış. Kimse yok onun acılarını dindirecek.
Kim bilir kaç milyon insan var, bu tabloyu gören. Çaresizler. Yetkileri yok, güçleri yok, bombaları yok.
Amerika kongresi üyeleri var. Hepsi tahsilli. Güçlü.
Netanyahu kürsüde konuşuyor. Neden öldürttüğünü anlatıyor. Kongre üyeleri ayağa kalkıyor, bir daha, bir daha ve onlarca alkış inletiyor salonu.
Tam yetmiş üç defa alkışlanıyor, insanlığa karşı işlenmiş suçlar.
Binlerce inanın öldürülmesi yaralanması ve sakat kalması yüceltiliyor.
Açlıktan, susuzluktan ilaçsızlıktan ölenler var. Bu felaketi getirenler de ana bağrından çıkmış ama öldürüyor. İnsan öldürüyor.
Görmek istemeyenler var, bombaları, acıları duymak istemeyenler var.
Yunus Emre’yi, Mevlana’yı, Hacı Bektaşi Veli’yi Hacı Bayram Veli’yi(…) tanımalı onlar.
Yunus, bakın ne diyor;
Ben gelmedim davi için
Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim
Gelecek nesillerin bu acıları çekmemesi için yapılacak çok basit aslında.
Barıştan yana olan devletler, alkış sayısı kadar Filistinli gençleri himayelerine alsınlar. Sanata yetenekli olanları eğitsinler.
Bir ressam, bir müzisyen, bir tiyatro sanatçısı, heykeltıraş çok şey anlatır insanlığa. Kırmadan, dökmeden sevgiyle anlatır. Kalpleri yumuşatır.
Sanatın gücüne inanmalı Filistinlilere yardım etmek isteyenler.
Pervin GÖKSEL