NARİN’İN KATLİ VE SİYONİST İSRAİL’İN KATİLLERİ

NARİN’İN KATLİ VE SİYONİST İSRAİL’İN KATİLLERİ

Prof. Dr. Sayın DALKIRAN

Siyonist İsrail’in öldürdüğü çocuklarla Diyarbakır’da işlenen ve dokuz yaşında olan Narin Güran cinayetinde şöyle bir fark bulunuyor: Siyonist Yahudiler Filistin’de, Gazze’de ve sair yerlerde hunharca işledikleri cinayetleri din adına yaptıklarını dile getirerek eylemlerini meşrulaştırma yoluna gitmektedirler. Tevrat, İncil ve Zebur gibi ilahi menşeli olan kitapların bir şekilde tahrif olundukları, bir kısım âyetlerin çıkartıldığı, bir kısım ilavelerde bulunulduğu, insanların düşüncelerinin kitapların içerisine ilave edildiği bilinmektedir. Gerçek Tevrat ve Zebur’da hakikaten bunların iddia ettikleri “öldür” emri var mıydı yoksa sonradan ilavelerle mi bu emir kitaplarda yer aldı? Bunu tarihçilerimiz ele almalı ve üzerinde ciddi araştırmalar yaparak ortaya koymalıdırlar.

Kavmini Firavun’un zulmünden ve Mısır esaretinden kurtaran Hz. Musa, onları çöle yerleştirdikten sonra Allah tarafından, kendisine Tevrat’ı ve Yahudilerin temel Prensiplerini içeren On Emiri vermek üzere Sina Dağı’na çağırılmıştır. Hz. Musa’ya verilen ve Yahudiler tarafından büyük önem atfedilen On Emir’de yer alan “Öldürmeyeceksin.” emri nerede kaldı? Hassaten Siyonist İsrailliler ve Yahudiler kendi kutsallarına ne kadar bağlıdırlar? Uydurulmuş kitaplarına nasıl da atıfta bulunuyorlar.

Siyonistlerin bugün hiçbir şekilde ne dinle, ne de insanlıkla hiçbir alakaları bulunmamaktadır. Zira yaptıkları, icraatları bunu açık seçik ortaya koymaktadır. Ne hazindir ki, insanlıktan nasibini almamış bu güruh, Yahudilerin dışındakileri insan yerine koymamaktadır. Diğer insanlar onlara hizmet etmek için var olan bir kısım mahluklardır ve hayvanlardır. Onun için istedikleri gibi, çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı demeden insanları öldürürler. Bunun için bir mazeret ve suç da aramazlar. Diğer insanların suçu, Yahudi olmamak ve onlara köle olmayı kabul etmemektir.

Yakın ve uzak tarihlerde başka milletlerin değil de Yahudilerin çok farklı ülkelerden göçe zorlanmalarının, bulundukları yerleri terk etmek zorunda bırakılmalarının hatta bir kısım zulme uğramalarının yegane sebebi uyumsuzlukları ve ortamı karıştırmalarıdır. Ne tuhaftır ki, bu tarzda göçe zorlanan Yahudilere kucak açan, onları bağırlarına basan, himaye eden Müslümanları bir yılan gibi, akrep gibi sokarak nankörlüklerini açığa çıkarmışlardır. Bizim nezdimizde Yahudi de insandır ve insan olması hasebiyle saygıya layıktır. Ancak onların yaptıkları gayr-i meşru işler, fitne ve fesat, başka milletlere yaptıkları zulüm ve işgenceler onları sureten insan gibi görünseler de, Kur’ân’ın tabiri ile “bel hüm edall” yani hayvanlardan da daha aşağı hale getirmiştir.

Yahudi soykırımını genel olarak yapanlar Almanlar, İngilizler başta olarak Avrupa devletleri olmasına rağmen bugün Filistin’de Gazze’de Siyonist Yahudileri, İsrail’i destekleyen de yine Avrupa’dır. Gerçekte Yahudiler Avrupa düşmanı, kendilerini himaye eden Müslüman dostu olmaları icap ederken, tam tersi bir durumla karşı karşıyayız. Dün Yahudi kıyımından söz edenler bugün masum insanları öldürmeye, tehcire zorlamaya, topraklarını işgal etmeye devam etmektedirler. Hele hele onbinlerce masum bebek ve çocukların katledilmesi, İsrail’i vicdanlara hapsederken, onlara açıktan destek vermeye devam eden batılı devletlerin de ne denli ikiyüzlü oldukları, insan hakları denildiğinde ne derece çifte standartla hareket ettikleri görülmektedir.

Akif’in tabiriyle “tek dişi kalmış canavar” olan Avrupa medeniyeti gerçekte mimsiz bir medeniyet olduğunu bir kez daha göstermiştir. Zalimin yanında mazlumun karşısında yer alan Avrupa devlet yetkililerinin aksine, halklarının, gençlerinin çok daha vicdanlı ve aklı başında olup, Siyonist İsrail aleyhine, mazlum Gazze halkı lehine -yöneticilerinin engellemelerine rağmen- gösteri yapmaları takdire şayandır. Bu konuda hak ve hakikati her tür şartlarda dile getirmeleri, istikbal için güzel bir gelişmedir.

 İnsanı eşref-i mahlukât yani yaratılmışların en şereflisi olarak yaratan âlemlerin Rabbi olan Allah’ın Yahudi olmayanları hayvan yerine koyması ve öldürülmelerini emretmesi mümkün müdür? Kur’ân-ı Kerîm’de “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât Suresi 13) buyrulmakta ve en değerli olan fert ya da toplumların Allah’tan en çok sakınanların olduklarına vurgu yapılmaktadır.

Özelde Yahudilerin genelde ise tüm insanların muhatap alındığı şu âyette, insan hayatının ne denli kutsal olduğu ve haksız yere bir masumun öldürülmesinin bütün insanları öldürmek gibi olduğu söylenir:

“İşte bundan dolayı İsrâiloğulları’na şöyle yazmıştık: “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler.” (Mâide Suresi, 32)

Sonuç olarak bu âyette de ifade edildiği şekliyle cinayet cinayettir. Ancak Siyonist Yahudiler cinayetlerini asılsa olmayan dini bir emre dayandırmakta iken, Narin ise basına yansıdığı kadarıyla bir haramı örtbas etmek için İslam’ın şiddetle yasaklamasına rağmen öldürülmüştür.

Eğer kalplere gerçek Allah sevgisi ve korkusu yerleştirilir ise güzelim Narinler asla öldürülmeyecektir. Mutlak surette kalplere bu manevi duyguların daha çocukluk çağında yerleştirilmesi şarttır. Temennim Rabbimizin milletimizi, neslimizi her türlü kötülüklerden korumasıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir