Terör ve Terörizm
Doç. Dr. Özcan ERDOĞAN
Sevgili Simge okuyucuları, uzun bir zamandır yakın çevremizde ve özellikle Ortadoğu coğrafyasında kan ve göz yaşı eksik olmuyor. Çatışmalar, suikastlar ve genel olarak acımasızca gerçekleştirilen terör eylemleri toplumlarda derin, travmatik üzüntülere neden oluyor. Barış, dostluk ve kardeşlik gibi kavramlar sanki bizlerden, yaşadığımız dünyadan çok uzaklarda imiş gibi…Ancak, inadına barış, dostluk ve kardeşlik gibi temennilerden hiçbir zaman vazgeçmemeliyiz. Çünkü, dünyaya açılan en güzel pencere şüphesiz sevgidir.
Kaldı ki, hiçbir gerekçe doğanın en saygın varlığı olan insanın öldürülmesini haklı kılamaz. Yaşadığımız 21. yüzyılda hangi nedenle, hangi düşünceyle, hangi amaçla, olursa olsun, insanlara yönelik şiddet ve yıldırma hareketlerinin tümünü ifade eden “Terörizm” yanında, insan yaşamını hiçe sayan bölgesel yada genel bir “savaş” gerçeğiyle karşı karşıya bulunuyorsak, insanlık bu güne kadar geliştirdiği tüm düşünce sistemlerini bir kez daha gözden geçirmek durumundadır.
Hiç şüphesiz sözüm ona milli menfaatlerini gerçekleştirmek için birbirleriyle çatışan ve savaşan devletler de olduğu gibi, çeşitli terör örgütlerinin ve her türlü asimetrik silahın kullanıldığı vekalet savaşlarında olduğu günümüzde, terörizmin doğmasına ve gelişmesine yardımcı olan bazı faktörler bulunmaktadır. Bunların başında da demokratik hak ve hürriyetlerin sağladığı geniş hareket serbestisi alanıdır. Terörist hareketlerin doğması, gelişmesi ve rahat çalışabilmesi açısından demokratik hak ve hürriyetlerin hayati önemi vardır. Gerçi, gerek teröristler gerekse fikir planında bunları destekleyenler, terörün sebebi olarak demokratik hak ve hürriyetlerin yeterince tanınmamasını ileri sürerlerse de; seyahat hürriyeti, istenilen yerde oturma ve çalışma, toplantı ve gösteri yürüyüşleri, dernek kurma, fikrini ifade etme ve yayma, konut dokunulmazlığı, yargılanma hakları gibi haklar ve demokratik kurumlar olmasa terörizmin var olabilmesi ve ortaya çıkması mümkün değildir.
Nitekim, terörizmin genellikle demokratik ülkelerde ortaya çıkması bunun işaretidir. Buna karşılık, totaliter rejimlerde terörizmden eser bulunmamaktadır. Bu sebeple, demokratik toplumlar hem terörü anlamak, hem de demokrasiyi korumak gibi pradoksal bir durumla karşı karşıyadır. Terörün önlenmesi için, demokrasiyle pek bağdaşmayan tedbirler alarak, istemeden de olsa, kişi hak ve hürriyetlerini zayıflatmak, toplanma, gösteri hürriyetlerini kısıtlamak, güvenlik tedbirlerini artırmak gerekebilmektedir. En önemlisi de; terörizme beklediği propaganda fırsatını vermemek için basın-yayın araçlarına sınırlama getirme ihtiyacı doğabilmektedir. Bütün bu tedbirlerin alınması demokrasiyi zedelemekte, alınamaması demokrasiyi bütünüyle tehdit eden terörle mücadeleyi güçleştirmekte dolayısıyla ortaya ciddi bir tercih sorunu çıkmaktadır. Ancak, ne pahasına olursa olsun tercih demokrasiden yana kullanılmalı, insanlığı tehdit eden terör ve terörizmle meşruiyet sınırları ve demokrasi içinde mücadele edilmelidir.
Terörizmi kolaylaştıran sebeplerden biri de gelişen eğitim imkanlarıdır. Bu imkanlardan teröristlerin eğitilmesinde ve propaganda faaliyetlerinde geniş ölçüde istifade edilmektedir. Çarpık şehirleşme ve şehirlerin nüfusunun anormal artışı ve şehirlerin çok büyümesi de terörü kolaylaştırıcı faktörlerdendir. Ayrıca, şehirler, teröristlere su ve elektrik şebekeleri, büyük firmaların merkezleri, resmi kuruluşlar, tanınmış ve önemli insanlar gibi kolay ulaşılabilecek fakat son derece etkili olacak hedefler sunmaktadır. Keza, gizlenme, kamuflaj imkanları da büyük şehirlerde oldukça boldur. Teknolojinin gelişmesi ve bilgi birikiminin hızla büyüyerek geniş kitlelere yayılması, terörün bir başka kolaylaştırıcı unsurudur. Birçok bomba, patlayıcı madde vb. teröristlerce imal edilebilmekte ve ustaca kullanılmaktadır.
Bütün bunlara ek olarak terör ve terörizm konusunda uzunca bir dönemdir dillendirilmesine rağmen uluslararası alanda en azından “tanım” bazında bile fikir birliğinin olmamasının sonucu olarak, ne yazıktır ki, bazı ülkelerin terörist örgütlere yardım etmesi, en azından hoş görülü davranmaları, terörist saldırılara muhatap olan demokratik ülkeler arasında yeterli ve etkili bir işbirliği yapılmaması, uluslararası hukuktaki boşluklar, bazı ülkelerin durumu benimsememesi de terörü kolaylaştıran ve teröristlere cesaret veren unsurlardır.
Sayılan sebeplerden bir veya birkaçına dayanan ve belirtilen kolaylaştırıcı sebep ve imkanlardan istifade eden terör; evvela herkesin kabul edebileceği ve haklı gösterileceği, sözlü-yazılı protestolarla başlar, ikinci safhada yine bazılarının müsamaha edebileceği, fakat bu sefer kanunsuz olan bazı eylemlere girişir. Kepenk kapatma, boykot ve benzeri eylemler gibi. Üçüncü safhada ise, hiç kimsenin tasvip ve kabul edemeyeceği sabotaj, ferdi saldırı, bombalama, adam kaçırma, suikast, katliam gibi kanunsuz hareketler halini alır.
Terör hareketlerinin mana ve mahiyetini çeşitli açıklamalardan ele alacak olursak; hukuk açısından terör, her şeyden önce adi bir suçtur. Askeri ve stratejik bakımdan ilan edilmemiş örtülü bir savaştır. Siyasi gözle bakıldığında ise ideolojidir. Sade vatandaş gözüyle bakıldığında ise terör deliliktir, çılgınlıktır. Aslında, terör bu saydıklarımızın hepsini içine alan, fakat ayrı ayrı hiçbirine benzemeyen karmaşık bir hadisedir. Bu derece karmaşık, çok boyutlu ve çeşitli şekilde tezahür edilen terörün ilham kaynağı, devlet otoritesini tanımayan ve yıkmak isteyen anarşizm ile hiçbir maddi ve manevi değere inanmayan ve mevcut değerler sistemini yok etmek isteyen nihilizmdir.
XIX.Yüzyıl cereyanlarından olan Anarşizm ve Nihilizme XX.yüzyılda Marxizmin Leninist ve maoist yorumunun eklenmesiyle, terörizm teorik tabanını iyice bulmuş, böylece meşru otoriteye karşı olan her grup terörizmden medet umar hale gelmiştir. Terör, otoriteyi yıpratmak için zayıfın güçlüye karşı kullandığı bir strateji olarak görülmeye başlanmıştır. Ayrıca, terör, küçük gruplara hadise çıkararak propaganda yapma ve seslerini dünya kamuoyuna duyurma imkanı sağlamıştır. Bazılarına göre, düşüncelerini demokratik yoldan ifade etmek, istek ve ihtiyaçlarını duyurmak imkanını bulamayan gruplar için teröre başvurmak bir zorunluluktur. Bu yüzdendir ki, teröristler reklama dönük gösterişli, kanlı, dramatik hadiseler meydana getirmeyi tercih ederler.
Terörizmin, devlete, topluma ve mevcut düzene karşı ne denli büyük bir tehlike olduğu zamanında kabul edilip gerekli tedbirler alınmazsa, önüne geçilmesi giderek güçleşir. Zira, mesafe almış bir terör hareketi boşlukta kalan, milli ve manevi değerlerden kopmuş insanları ve devlet otoritesinin güvencesinden umudunu kesmiş, devletçe can ve mal güvenliği tam olarak sağlanamayan toplum kesimlerini kendi saflarına çekebilir.
Kim hangi çıkarları için yaşadığımız evreni terör ve terörizm yoluyla kaosa, kan ve göz yaşına döndürmeye çalışırsa çalışsın, sonunda kazanan insanlığın daimi kardeşliği olacaktır.