Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, Vladimir Putin’in bugün başlayan Kuzey Kore ziyaretini ve bu ziyaretin arka planını AA analiz için kaleme aldı.
***
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2 günlük Kuzey Kore ziyareti bugün başladı. Rus lider Kuzey Kore’den sonra bölgenin bir başka önemli ülkesi olan Vietnam’ı da ziyaret edecek. Putin’in Kuzey Kore ziyareti şimdiden birçok açıdan uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. Putin 2000’de başkanlığının ilk yılında Kuzey Kore’yi ilk ve son kez ziyaret etmişti. Rus liderin dost ülkeye 23 yıl boyunca gitmemesi ilginç bir detaydır. Putin’in Kuzey Kore ziyaretinin İsviçre’deki Rusya’sız Ukrayna Barış Konferansı’nın hemen sonrasına denk gelmesi ve Rusya ile Batı arasında ilişkilerin iyice gerginleştiği bir ortamda gerçekleşmesi ziyarete farklı anlamlar kazandırıyor.
Batı’nın Rusya’ya yaptırımlar uygulaması ve Ukrayna Barışı Konferansı örneğinde görüldüğü üzere bu siyaset bir sonuç vermese de Ukrayna konusunda baskı yapma çabası Rusya’nın Kuzey Kore ile daha da yakınlaşmasına neden oluyor
Ziyaretin gündemi ne olacak?
Bu görüşmelerin ana konusunu şüphesiz askeri alandaki işbirliği oluşturacak. Sovyetler Birliği döneminde uzun yıllar boyunca Kuzey Kore’ye maddi ve askeri destek veren Rusya, Ukrayna’daki savaş dolayısıyla Kuzey Kore’nin askeri teknolojilerine ihtiyaç duyuyor. Güney Kore yetkilileri Kuzey Kore’nin bugüne kadar Rusya’ya yaklaşık 5 milyon top mermisi gönderdiğini ileri sürüyor. Kaldı ki 2000’de yapılan ziyarette Putin’in şimdiki Koreli liderin babası Kim Jong-il ile görüşmesi sırasında Rusya ve Kuzey Kore “üçüncü ülkenin saldırısına karşı birbirlerini destekleme” kararı aldı.
Bugünkü görüşmede ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) Kuzey Kore’ye uyguladığı yaptırımlara rağmen iki ülkenin askeri alandaki işbirliğinin artırılarak devam ettirilmesi, hatta belirli askeri teknolojilerin ortaklaşa üretilmesi, Rusya’nın Kore’ye casus uydu fırlatma sürecinde yardım etmesi gibi konuların görüşülmesi kuvvetle muhtemeldir.
Açık ya da kapalı kapılar arkasından ele alınacak konulardan biri de şüphesiz Kuzey Kore’nin nükleer silah üretimi konusudur. Son günlerde Rusya ile Batı arasında yaşanan gerginlikte taraflar sıkça nükleer silahlar konusunu gündeme getiriyor ve bir nevi de birbirlerini tehdit ediyorlar. Bu bağlamda, Rusya ile Kuzey Kore liderlerinin nükleer silah konusunu ele almaları şüphesiz uluslararası arenada ses getirecektir. Batı’nın Rusya’ya yaptırımlar uygulaması ve Ukrayna Barışı Konferansı örneğinde görüldüğü üzere bu siyaset bir sonuç vermese de Ukrayna konusunda baskı yapma çabası Rusya’nın Kuzey Kore ile daha da yakınlaşmasına neden oluyor. Vladimir Putin’in Kuzey Kore ziyareti öncesinde ülkeyle stratejik işbirliği anlaşma metnini onaylaması da ilişkilerin yeni seviyeye çıkacağına işaret ediyor.
Vladimir Putin’in Kore ve Vietnam ziyaretleri, aynı zamanda yeni kurulan uluslararası düzen ve Rusya-Batı mücadelesi çerçevesinde bloklaşma ve “destekçi bulma” çabası olarak değerlendirilebilir
Kuzey Kore vatandaşlarının Rusya’ya işçi olarak gönderilmesi konusu da yine her iki ülke açısından önem arz eden konuların başında geliyor. Muhtemelen iki lider bu konuda da aynen ulaşım, sağlık, turizm, tarım alanlarında olduğu gibi anlaşmalar imzalayacaktır.
Ziyaretten kimler rahatsız oluyor?
Rusya’nın Kuzey Kore ile askeri işbirliği şüphesiz Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Japonya ve Güney Kore’yi rahatsız ediyor. Özellikle Güney Kore ile ABD yetkilileri, bu işbirliğinin BMGK’nin Kuzey Kore ile ilgili aldığı 2006 tarihli kararlarını ihlal etmemesi gerektiğini vurguluyor. Ancak Filistin örneğinde de görüldüğü gibi uluslararası hukukun hiçe sayıldığı, uluslararası örgütlerin iyice işlevsiz hale geldiği, uluslararası ilişkilerde çifte standartların hakim olduğu bu dönemde Rusya ile Kuzey Kore’nin bu uyarıları ciddiye almaları beklenemez.
Batı aynı zamanda, yaptırım uyguladığı Rusya ile Kore’nin ekonomi alanındaki işbirliğini artırmalarını da istemiyor. Zira, Kuzey Kore’nin bu işbirliğinden elde edeceği gelirleri nükleer silahlarını geliştirmekte kullanacağı düşünülüyor.
Putin’in Kore’den sonra Vietnam’ı ziyaret edecek olması da Batılı ülkelerin dikkatinden kaçmıyor. ABD’li yetkililer Vietnamlı meslektaşlarını “Rus propagandası için kapıların açılmaması gerektiği” konusunda uyardılar. Rus liderin ziyaretine Vietnam’ı da eklemesi, bir kez daha Soğuk Savaş dönemini hatırlattı. Halihazırda günümüzdeki vaziyet, Soğuk Savaş döneminkinden daha iyi değildir. Bilindiği üzere, Kore Savaşı’nda olduğu gibi Vietnam İç Savaşı’nda da Moskova, ülkenin kuzeyini destekledi. Günümüzde ise Kremlin, Vietnam ile münasebetlerinde bir taraftan ekonomi alanında işbirliği geliştirmeye çalışırken diğer taraftan da bölgeyi tamamen ABD’nin kontrolüne bırakmamaya gayret ediyor.
Oluşan yeni cepheler için destekçi arayışı
Vladimir Putin’in Kore ve Vietnam ziyaretleri, aynı zamanda yeni kurulan uluslararası düzen ve Rusya-Batı mücadelesi çerçevesinde bloklaşma ve “destekçi bulma” çabası olarak değerlendirilebilir. Rusya’ya uygulanan yaptırımlara rağmen Moskova aynen Sovyetler zamanında olduğu gibi Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika ve Güney Asya’da aktif politika izlemeye çalışıyor. Rusya böylece hem Batı’nın yaptırımlarının etkisini minimuma indirmeye hem de Avrupa Birliği (AB) ve NATO’ya alternatif örgütlerin işlevselliğini artırmaya çalışıyor. Örneğin Rusya son zamanlarda BRICS’e önem veriyor. Nitekim İsviçre’deki Ukrayna Barış Konferansı’nda Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunan tasarının oylamasında BRICS üye ülkeleri çekimser kaldı. Çin ise konferansa katılmayı reddetti. İşin ilginç tarafı Vietnam da Ukrayna Barış Konferansı’na davet edilmesine rağmen bu konferansta yer almadı.
Netice itibarıyla normal şartlarda sıradan bir ziyaret olarak değerlendirilecek Vladimir Putin’in Kuzey Kore ve Vietnam ziyaretleri Yeni Soğuk Savaş’ın yaşandığı, hatta bu savaşın nükleer savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği konusunun tartışıldığı günümüzde bambaşka bir anlam kazanıyor. 2006’da BMGK’nin Kuzey Kore’ye uygulamaya başladığı yaptırımlar uzun yıllar boyunca Rusya’nın Kore ile işbirliğinin sınırlı seviyede kalmasına neden olsa da imzalanması düşünülen stratejik işbirliği anlaşması, başta askeri olmak üzere ikili ilişkileri yeni bir seviyeye çıkartacaktır. Bu da ister istemez Batı için eski bir konunun yeniden gündeme gelmesi anlamına gelecektir.
[Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesidir.]
* Makalelerdeki fikirler, yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.