TRT World Research Centre’dan Murat Selvi, Elon Musk’ın Brezilya’da kendi çıkarları için X’i nasıl kullandığını ve “ifade özgürlüğü” adı altında kendini yasaların üstünde gören tutumunu AA Analiz için kaleme aldı.
***
Güney Amerika’nın en büyük ekonomisi olan Brezilya, teknoloji ve inovasyon alanındaki potansiyeli nedeniyle yatırımcıların ilgi odağı oldu. Ülke, gelişen teknoloji sektörü ve geniş kaynakları nedeniyle dünyanın en zengin insanı ve geleceğin ilk trilyoneri olan Elon Musk için önemli bir pazar. Musk ve Brezilya arasındaki verimli işbirliği potansiyeline rağmen, son dönemde gündeme gelen haberler dikkatleri taraflar arasında yaşanan hukuki anlaşmazlıklara çekiyor.
Egemen devletler ile teknoloji devleri arasında süregelen güç mücadelesinin güncel bir örneği olarak görülen bu konu, egemenlik, hukukun üstünlüğü, ulusal düzenlemelerin ihlali, siyasi manipülasyon, ifade özgürlüğü ve sansür gibi çeşitli kavramlar üzerinden ele alınıyor. Bununla birlikte, ana akım Batılı medya kuruluşları çok uluslu şirketlerin eylem kapasitelerini sıklıkla küçümseyerek olayları doğru, tarafsız ve kapsamlı bir şekilde sunmakta yetersiz kalıyor.
Yasaktan önce ne oldu?
Musk’ın platformu X, Brezilya’da yerel yasalara uygun olarak yasal bir temsilci ve ofis ile faaliyet gösteriyordu. Bir mahkeme tarafından aşırı sağcı birkaç hesabın yanlış bilgi yaydıkları gerekçesiyle kapatılmasına karar verilmesi üzerine Musk, kendisine yönelik tutuklama tehditlerini gerekçe gösterdi ve Brezilya’daki X ofisini kapatarak temsilcisini de ülkeden geri çekti. Bu ise yasal yükümlülüklerini zamanında yerine getirmediği için X platformunun ülkede engellenmesine yol açtı. Bunun üzerine Brezilyalı yetkililer X’in ve Musk’ın uydu sağlayıcısı Starlink’in mali hesaplarını dondurdu ve bu hesaplardan para cezalarını tahsil etmek için harekete geçti.
Musk ifade özgürlüğünü savunduğunu iddia etmesine rağmen, bir Brezilya Yüksek Mahkemesi hakimini doğrudan hedef alarak tehdit etti ve hakimi seçilmemiş olmakla eleştirdi. Musk’ın İngiltere Başbakanı ve diğer ülkelerdeki hükümet yetkililerini hedef alan son yorumları, demokratik süreçler konusundaki tutarsız duruşunu da göz önüne seriyor.
Kontrolsüz platformlar ve sahte ifade özgürlüğü iddiası
Bu meseleyi yalnızca bir ifade özgürlüğü meselesi olarak çerçevelemek, baştan yanlış yönlendirilmiş bir tartışmaya zemin hazırlıyor. İnternet, bilginin üretilmesi ve yayılması için muazzam faydalar sağlarken, aynı zamanda yalan, dezenformasyon ve zararlı içeriklerin yayılması için de benzer fırsatlar sunuyor. Terör propagandası yapmak, nefret söylemini, ırkçılığı ve radikalleşmeyi teşvik etmek çevrimiçi ortamda fiziksel dünyada olduğundan çok daha kolay, daha yaygın ve daha az maliyetlidir. Sanal platformların, ifade özgürlüğü gibi muğlak bir kisve altında, yasaların üstündeymiş gibi faaliyet göstermelerine izin verilmesi sorunu daha da derinleştiriyor.
Denetlenmeyen platformlar küresel ekonomileri, sosyal barışı ve demokratik süreçleri tehdit ederken, Elon Musk X’i “en doğru haber kaynağı” olarak adlandırarak bu endişeleri önemsizleştirmeye çalışıyor. Musk, Twitter’ı satın almadan önce bile platformun bot hesaplar tarafından manipüle edilebildiğini ve gerçek insan etkileşiminin toplam etkileşimin küçük bir bölümünü temsil ettiğini kabul etmişti. Üstelik Musk, daha önce doğrulanmış mavi tiklere erişim sağlayan ücretli bir üyelik sistemi getirerek platformun bütünlüğünü daha da zayıflattı.
Geleneksel medyanın sorumluluğu
Bir diğer sorun da Batı medyasının konuyu sanki bir yargıç ile dünyanın en zengin adamı arasındaki kişisel bir anlaşmazlıkmış gibi haberleştirmesidir. Ne yazık ki bu indirgemeci dilin sonucu, tartışmanın odağının değiştirilerek magazinleştirilmesidir. Batılı emperyal güçler ve uzantıları için vazgeçilmez temel değerler olarak sunulan hukukun üstünlüğü, insan hakları ve kamu düzeninin korunması gibi talepler, söz konusu başka coğrafyalar olduğunda bir anda önemsiz ayrıntılar haline gelebiliyor.
Anlatı, Yüksek Mahkeme Yargıcı Alexandre de Moraes ile Elon Musk arasındaki bir çatışma olarak basitleştiriliyor ve Musk ifade özgürlüğünün sadık bir savunucusu olarak resmediliyor. Bu yanıltıcı yaklaşım, mantıklı ve dengeli bir çözüm arayışını engellerken dijital platform düzenlemesini çevreleyen çıkmaza ve kutuplaşmaya da katkıda bulunuyor.
Dijital egemenlik varoluşsaldır
Elon Musk’ın birkaç yıl öncesine kadar faaliyetlerini Brezilya’ya genişletme hevesi, insanların ifade özgürlüğüne ya da ülkenin sağlıklı demokratik işleyişine ve kamuoyuna duyduğu endişeden kaynaklanmıyordu. Ülkenin yükselen değeri, stratejik jeopolitik özellikleri, zengin kaynakları ve nüfusu Brezilya’yı teknoloji yatırımları için, özellikle de teknoloji devleri için önemli bir pazar haline getiriyor. Dahası, iç huzursuzluk ve siyasi çalkantılarla istikrarı bozulmuş bir ülke, belirli ekonomik avantajlar elde etmek için son derece elverişli bir ortam yaratıyor. Elon Musk’ın Brezilya’daki iş girişimlerinin, ifade özgürlüğünün sözde kutsallığına bağlılıktan çok daha fazlasını içerdiği açık olduğundan, bunun altında yatan ticari çıkarlar göz ardı edilmemelidir.
Egemen devletler ile teknoloji devleri arasında süregelen çekişmede, ifade özgürlüğü söyleminin çoğu zaman daha derin ekonomik hırslar için uygun bir kılıf görevi gördüğünü kabul etmek çok önemlidir. Brezilya iç huzursuzluklarla ve X ve Starlink gibi çok uluslu şirketlere yönelik yasal zorluklarla boğuşurken, dijital egemenlik üzerindeki kontrol mücadelesi daha da kritik hale geliyor. Bu bağlamda, Brezilya’nın Musk’ın eylemlerine karşı gösterdiği tepki, güçlü teknoloji kuruluşlarını sorumlu tutmaya yönelik, dijital çağda gelecekteki güç dengelerini şekillendirecek daha büyük bir küresel istişareye işaret ediyor.
[Murat Selvi, TRT World Research Centre’da Araştırmacıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.