Sanatçı Samsun, memleketi Hatay’da henüz 19 yaşında tiyatroyla tanışarak, Karagöz ve Hacivat’a duyduğu ilgi sayesinde gölge oyunları alanında da çalışmalar yapmaya başladı.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2012’de “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcılarına” dahil edilmesinin ardından kültürel mirası tanıtma hedefiyle yıllardır festivallere katılan Samsun, 24 yıldır da gölge oyunlarının yanı sıra kukla üretimi yapıyor.
Anadolu topraklarına özgü “Hacivat ve Karagöz” ile “İbiş”i de sahneleyen sanatçı, Dünya Kukla Günü’nde, kukla tiyatrosuna başlama serüvenini AA muhabirine anlattı.
Profesyonel tiyatroya İstanbul’da başladığını belirten Samsun, tiyatronun tarihine inerek, derin araştırmalar sonucu kuklaya, Karagöz-Hacivat’a, orta oyununa ve meddah oyunlarına yöneldiğini söyledi.
Kendi oyunları dışında başka kukla oynatıcıları, tiyatrolar ve koleksiyonerler için de üretim yaptığını ifade eden Samsun, “Ahşap, kağıt hamuru veya sünger ve sert strafor yöntemiyle eserlerimi ortaya çıkarıyorum. Ahşapta, yontması kolay yumuşak ve hafif olduğu için ıhlamur ve ayous ağacı kullanıyorum. Ayous, Afrika’dan gelen bir ağaç. Bu ağaçları kullanmamızın sebebi yapılarının homojenliği ve hafif oluşları.” dedi.
İpli kuklada asıl işin oynatma aparatının tasarımı olduğuna işaret eden Samsun, “Aparat ne kadar işlevsel ne kadar kuklaya uygun tasarlanırsa kukla o kadar başarılı hale gelir.” bilgisini verdi.
Sanatçı Samsun, geleneksel tiyatronun önemli parçası, üç boyutlu el kuklası “İbiş” ile Karagöz-Hacivat gibi klasiklerin yanı sıra yeni hikayelerle oluşturduğu, tamamen yeni tasarlanmış kuklalar da ürettiğini kaydetti. Cengiz Samsun, şöyle konuştu:
“Dolayısıyla iki türlü çalışıyorum hem klasiklerden faydalanıyoruz hem de yeni yorumlar getiriyoruz. Günümüzde halen gölge oyunlarına ilgi çok güzel. Bizler de başta çocuklarımız ve yetişkinlerimizi geleneksel sanatımız olan gölge oyunlarımızla buluşturmaya devam ediyoruz. Türk tiyatrosu kavramının varlığını sürdürmek ve bunun altını doldurmak istiyorsak, İbiş kuklamızı, Karagöz-Hacivat’ımızı, orta oyunlarımızı ve meddahımızı ihmal etmeyelim. Hem üniversitelerde ders olarak hem de sahada sanatçıları destekleyerek onların üretimine katkıda bulunalım. İnsanlarımız seyirci olarak bizleri takip etsinler, bizleri ihmal etmesinler.”