Proehl’ün İstanbul’da geçirdiği gençlik yıllarından ilham alan sergide, şehirdeki günlük hayatın detaylarına dair soyut ve nesnel unsurların bir araya getirildiği eserler yer aldı.
Sanatçının yaşamın döngüsünü nasıl yakaladığı ve zamanın izlerini eserlerine nasıl yansıttığını gösteren sergide, yaklaşık 50 eser, ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.
Proehl, AA muhabirine, bu sergideki çalışmaların desenlerden oluştuğunu belirterek, “Desen dediğimizde biz kalem olarak düşünüyoruz fakat buradakiler biraz tablo gibi. Çok yoğun renkler var. Ben çalışmalarımda renkli kuru kalem kullanıyorum. Aslında pigmentini çok zor bir şekilde kağıda veren bir kalem bu. Onlardan bu kadar yoğun renk çıkarabilmem için üst üste, katman katman çizmem lazım. Bu şekiller yan yana çizerek oluşuyorlar ve hepsi bir katman oluşturuyor kağıdın üzerinde. Bu yüzden sergiye ‘Çizgilerden Kaplamalar’ adını verdik.” ifadesini kullandı.
“Sergimin çıkış noktası, topraklarda insan müdahalesinin izleri”
Proehl, sergideki eserlerin niteliğine ilişkin ise “Bu sergimin çıkış noktası, bütün sanatımda olduğu gibi yaşadığımız topraklarda insan müdahalesinin izleridir. İnşaat, taş ocağı, arkeolojik kazılar gibi insan müdahalelerinden ortaya çıkan şekilleri alıyorum, çalışırken de soyutlaştırılmış bir şekilde tuvale taşıyorum.” görüşünü paylaştı.
Sergideki çalışmaların özel bir proje sonunda değil, doğal akış çerçevesinde meydana geldiğini hatırlatan Proehl, “Bunlar uzun zamandır yaptığım çalışmaların bir çıktısı. Aynı şekilde çalışmaya devam etmeyi hedefliyorum. Sanat çalışmalarımda üç ana dalım var. Birisi tablo, birisi desen, diğeri de fotoğraf. Üç alanda aynı konudan yola çıkarak çalışmalarımı sürdürmeye çalışıyorum.” dedi.
Sergi, 30 Haziran’a kadar Adas Sanat Merkezi’nde görülebilecek.
