VAHYİN BİRLİKTE YAŞAM PROJESİ
(Tehlikede iştirak, nimette taksimattır.)
Müslümanların birlikte yaşam projesi, bir vahiy projesidir. Bu proje, iç ve dış hukukumuzu düzenler. Hakça / adil bir düzen kurmayı hedefler. Birlikte yaşama projesinin amentüsü ise tehlikede iştirak, nimette taksimattır. Bu projenin ihlali ve ihmali, vahyin tevhidi projesine bir isyan hareketidir. Bu vahiy kültürünün en önemli birlikte yaşam projesidir. Bu proje bir vahiy projesi olup *TEHLİKEDE İŞTİRAK, NİMETTE TAKSİMAT” olarak ifade edilebilir. Birey ve toplumların sosyal güvenliği ve sigortası / cennet ve cehennem buna göre belirlenir.
Naslar, parçacı ve dar açıyla değil de bütünsel ve geniş açıyla okunduğunda; bu ilkenin ana ilke olduğu görülecektir. İslam’ın anayasal ve genel ruhuna vakıf olanlar, İslam dinini tek kelime ile ifade edecek olurlarsa; bu tevhidi projeyi temel ilke olarak bulacaklardır. Bu ilkeye iman etmeyen gerçek ve tüzel kişiler, toplumsal birlikteliği sağlamaları, Müslümanlar kardeştir ilkesini gerçekleştirmeleri mümkün olamayacaktır. Sözde kardeş olsalar da özde kardeş olamayacaklardır.
Bu vahiy projesinden anlaşılan, tehlikede tevhit olma yanında gelirin de adil paylaşılması zorunludur. Böylece sosyal hukuk ve sosyal adalet gereği, Allah’ın nimetlerinden kardeşler olarak birlikte istifade etme yoluna gireceklerdir. Yoksa Müslümanlar arasında toplumsal birlikteliğin kurulması mümkün olamayacaktır. Birlikte yaşam projesinin olmazsa olmaz ilkesi olan bu ilkenin ihlali ve ihmali kaos ve mutsuz bir toplum yapısı oluşmasına sebep olacaktır. Aksi taktirde Müslümanlar bir bataklıktan bir bataklığa sürüklenip duracaklardır. Bu tevhit projesi, adeta Müslümanların tek vücut, bir beden olma projesidir. Bu vahiy projesi sayesinde Medine’de tevhidi bir kurtuluş güneş doğmuştur.
Müslümanlar, bugün sadece kelimeyi tevhit ve kelimeyi şehadet getirerek ahirette alırsın mantığına yönlendirilmişlerdir. Birlikte yaşamanın temel ilkesi ve şehadeti ihmal edilmiş, toplu yaşamda vahiy projesine virüs sokulmuştur. Bugün zenginler, dünyada cenneti yaşadığı, orta sınıfın şikâyet ettiği, fakirlerin ise şükür tesbihini çektiğini görüyoruz. Fakirler için cennete erken girme akidesi oluşturularak zenginlerin dünya hayatı sigortalanmıştır. Oysa birlikte yaşamanın temel ilkesi, tehlikede tek vücut olma, nimette ise adil bir paylaşım olmalıdır. Zihinsel kirlilik akidevi olarak da sigortalanmış, kapitalizmin mabedine çaput bağlanmıştır.
Sonuçta kapitalizmin zehrini almış olanlar, piyasa İslam’ını İslam olarak algılayanlar, tehlikede iştirak, nimette taksimat ilkesini anlamakta zorlanacaklardır. Zira zenginler, dünyada huzurları kaçmasın, malları yağma ve müsadere edilmesin diye bazı rivayetleri çok sevmişlerdir. Bu zenginler, kendi rahatlarını devam ettirmek maksadıyla, tevhit ilkesini ihlal ederek, tehlikede iştirak etmek, nimetlerde paylaşmak yerine fakirlerin zenginlerden daha önce cennete girecek şeklindeki rivayetlere sığınarak kendilerini koruma altına almışlardır.
Bu kapitalist ve sınıflı toplum yapısını benimsemeyen Mekke müşrikleri, Hz. Peygambere hep karşı koydular. Menfaattarı zedelenir diye Hz. Muhammed’i Mekke’den çıkardılar. Sonuçta Hz. Peygamber (sav) Medine’de adil bir düzen kurdu. Bu düzenin temel esası tehlikede iştirak, nimette taksimat olan vahiy projesini, birlikte yaşam projesi olarak kabul etti. Bu vahiy projesi Emevîler’den bu yana ihmal edilerek sadece ahirete yönelik olan tevhit inancı benimsendi. Peygamberden sonra izlenen sinsi sosyal siyasetlerle, bu ilkeden gerisin geri dönüldü. Bu makas değişimi, zaman sonra İslam dünyasının perişanlığını getirdi. Üretmiş oldukları yıkım projesinde başarılı oldular. Bu projenin başarılı olması için de kendi değerlerimizi kullandılar. Naslar, adeta miyop bir gözlük yerine hipermetrop bir gözlükle okundu.
Bugün Müslümanların bu zilleti yaşamalarına sebep olundu. Bilinçli ve bilinçsiz bir sosyal siyaset izlendiği tahmin edilmektedir. Bu zilleti halen göremeyen, hasta toplumun tanısını koyamayan, tehlikede iştirak edemeyen, nimeti adil paslaştıramayan, vahiy projesine isyan eden kapitalist sistem anlayışına son verilmelidir. Dünya malı adeta çakıl taşını, kardeşlik çimentosuyla karıştırıp tevhit suyuyla yoğurmak tevhidi bir dünya kurmak esastı. Ancak böyle bir kardeşlikten bahsedilebilir ve tevhidi ilke yerine getirilmiş olur. Yoksa dünya hayatına adeta razı olunmuş bireyler olarak kabukta kalmış oluruz. İman ise bu yozlaştırılmış inancı reddetmektedir. Müslüman bugün adeta kapitalist bir araca binmiş, ahiret yolculuğuna çıkmış, nefis atına da bir kamçı çalan süvari gibi yol almaktadır.
Eğer tehlikede iştirak yani *sosyal güvenlik sistemimizi iyi kuramazsak, tehlikeye uğrayanlar cehennemde yaşarlar. Allah’ın nimetini ise adil paylaştıramazsak, toplumsal barışı kuramayız. Nutuk ve nara olarak da “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul / Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul / Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa / Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!” nakaratlarını da söyleyip dururuz.
Yetmedi kürsüye çıkar kardeş olalım diye vaazlar yaparız. Bu tevhidi ilkenin birlikte yaşam projesinin şehadetinin aslını, pratikte inkâr ettiğimizden kimseler bize inanmayacaktır. Bu ilkeyi de Emevîler değiştirdiği için bugün İslam dünyası perişan halde yaşamaktadır.
Gelin İslam dininin bu medeniyet güneşini yeniden ilkeleriyle pratiğimize hâkim kılalım. Sadece yukarıda ifade ettiğim temel ilkenin pratiğe aktarılması bile birlikte yaşamın damarlarımıza kan, soluduğumuz oksijeni kadar bize heyecan katacaktır. Kelimeyi şehadet getirilerek İslam’a girmekle birlikte, toplu yaşamın şehadeti olan “ *tehlikede iştirak, nimette taksimat* ” ilkesinin makas değişimini bile anlasak çok şeyler değişecektir.
İslam dinine sadece girmekle yapığımız şehadetle tevhit sağlanamamıştır. İslam’ın birlikte yaşam projesinin şehadeti, İslam’a girip İslam’ın ilkelerinin devamı için zorunlu şartlardandır. Peygamberimizin uyguladığı bu vahiy projesi bırakın Türkiye’yi, dünyamıza yeniden adil bir düzen kurmak için bir meşale yakmış olabiliriz.
Ne yazık ki bugün kurulan siyasi partiler, bu temel ilkeleri göz ardı ederek menfaat ve çıkar pazarına postu attıklarını görmekteyiz. Keşke bu minvalde bir siyasi parti kurabilmiş olsaydık. Peygamberimizin vahiy projesiyle gerçekleştirdiği tevhit yolu, hepimizin birlikte kurtuluşu olacaktır. Bizi bu kutlu yoldan çeviren tarihte çok ciddi bir sosyal siyaset izlenmiştir.
İslam öncesi Arap kültürünün örf ve adetlerine gerisin geri döndüğümüz unutturulmuştur. Bunu da din kavramının kültürüyle destekleyip geleneğe iman ettirilmesiyle sağlanmıştır. Bu koşullandırma ve şartlandırmalar ile beyinlerimizde 360 putu tekrar hâkim kılmışlardır. Bugün gerçek bilgiye kapalı bir zihin yapısı oluşturularak adeta putçuluğa seccade serilmiştir.
Sonuçta bugün her bir Müslüman bir kenarda gözyaşı dökmektedir. Artık bedenen, ruhen ve kalben yorulmuş bir İslam âlemi, can çekişirken; vahiy projesinin pratik uygulamasına derhal geçmemiz geleceğimiz açısından, hararetle ihtiyacımız bulunmaktadır. Geçici dünya hayatını ebedi dünya hayatına tercih eden bir toplum haline gelmiş bulunmaktayız. Kapitalizm gözlerimizi kör ettiğinden gerçeği göremez hale geldik.
Gelin birlikte yaşamın temel ilkesi olan “tehlikede iştirak, nimette taksimat” ki Kur’an’ın bize verdiği bu tevhit ruhunu tekrar dünyamıza hâkim kılalım. Gerisi boş söz ve insanları kandırmaktan öteye bir çözüm yolu olmayacağı açıktır. Buyurun…! Er kişi niyetine…! Saygılarımla.