EL BAB: CANLI AMA DÜZENSİZ HAYAT

EL BAB: CANLI AMA DÜZENSİZ HAYAT

Bu yazıyla, 23.05.2024 tarihinde Gaziantep Üniversitesi El Bab İktisadi ve İdari Birilimler Fakültesi öğrencileri ile gerçekleştirdiğim söyleşi nedeniyle yaptığım seyahatteki izlenimlerim ve ilgililerden aldığım bilgileri aktarmaya çalışmaktayım.

El Bab Çobanbey Sınır Kapısından yaklaşık 30 kilometre içeride bir tarafta PYD-YPG’nin kontrolünde olan, diğer tarafta da rejim gümlerinin kontrolündeki bölgelerle sınır olan bir yerdir. Çobanbey Sınır Kapısı,  Suriye tarafı Çobanbey, Türkiye tarafı ise Elbeyli ilçesinin bulunduğu yerden giriş yapılan kapıdır. Türkiye’nin hakim olduğu bölgede yaklaşık 4 milyon nüfus bulunmaktadır. Şartlar düzelirse Türkiye’den geriye gidenler ile 5-6 milyon olur ki, bu Gürcistan’ın nüfusuyla eş değerdir. Bu nedenle, bu bölgenin terör gruplarına teslim edilmemesi gerekir ki, içeri girildiğinde Türkiye’nin onlar için ne büyük bir şans olduğu net anlaşılmaktadır.

Sınırdan giriş yapıldıktan sonra Türkiye tarafının arazi yapısı ile karşı tarafın arazi yapısının ve üretilen ürün çeşitlerinin de aynı olduğunu görüyorsunuz. Özellikle zeytin ve Antep fıstığı ağırlıklı bir tarımsal faaliyet dikkat çekmektedir. Sınırdan sonraki yolların doğal olarak bakımsız olduğu ve yollarda şeritlerin bile olmadığı düzensiz bir trafik yapısı mevcuttur. Bu haliyle adeta Afrika ülkelerinde veya Hindistan’ın geri kalmış yerlerindeki görüntüleri hatırlatmaktadır. Ama aynı zamanda bir dinamizm ve hareketlilik olduğu da gözden kaçmıyor. Bu durumdan dolayı bölgedeki yaşantıyı “canlı ama düzensiz hayat” şeklinde özetlemek mümkündür.

Topladığım bilgilere göre Türkiye’nin oluşturduğu güvenli bölgenin temel ticareti, güvenliği ve tüm hizmetleri Türkiye tarafından sağlanmaktadır. Orda yaşayan insanların bu durumdan memnun oldukları tüm ifadelerinden anlaşılmaktadır. Aksi durumda değişik yasa dışı grupların kendilerini yok edebileceğini sık sık dile getirmektedirler.

Oluşturulan bu güvenli bölgenin temel ekonomik ilişkisi Türkiye ile olmasına rağmen, az da olsa hem PYD-YPG kontrolündeki bölge ile hem de rejimin kontrolündeki bölge ile ticaret yaptıkları vurgulanmaktadır. Bu duruma “ticaret tüm sınırları delmektedir” denilebilir.

Çobanbey sınırından Türkiye’den Suriye’ye aylık yaklaşık 3200 tır geçmektedir. Suriye’den Türkiye’ye ise 400 tır girmektedir. Suriye’den Türkiye’ye geçen tırlarla çoğunlukla hurda metal, zeytinyağı, sabun, patates, tahıl, pamuk ve bazı fason üretim yapılan ucuz tekstil üretimi Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden transit olarak diğer ülkelere gitmektedir.

2023 verilerine göre, Bu bölgeye 1,8 milyar dolar ihracat yapılmış, 2024’te ise bunun 2 milyar yüz milyon dolar olacağı tahmin edilmektedir. İthalat ise 2023’te 160 milyon dolar, 2024’te de 260 milyon dolar olacağı tahmin edilmektedir. Kısacası, bölgenin tüm ekonomik ve sosyal ihtiyaçları Türkiye’den karşılanmaktadır.

Hem Türkçe öğretme hem de kültürü aktarma anlamında Türkiye’nin Yunus Emre Enstitüsü tüm ilçelerde faydalı işler yapmaktadır. Bölgede ÖSO grupları arasında da anlaşmazlıklar bulunmaktadır. Türkiye onlar arasında da barış gücü rolü üstlenmiş konumdadır. Bu nedenle Türkiye’nin bölgeden çıkması demek YPG-PYD gibi terör grupları ve Rejim güçleriyle çatışmadan başka kendi içlerinde de kargaşa çıkması demektir ki, bu oradaki kadın, çocuk ve diğer sivil insanların perişan olması veya Türkiye’ye kaçması anlamına gelecektir.

Türkiye bölgenin eğitim ve sağlık anlamında tüm ihtiyaçlarını gidermektedir. Bu doğrultuda, Gazi Antep Üniversitesine bağlı olarak El Bab’da İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF), Afrin’de Eğitim Fakültesi, Azez’de İlahiyat Fakültesi, Cerablus’ta ise Meslek Yüksek Okulu bulunmaktadır. Söyleşi gerçekleştirdiğim İİBF’nin 616 öğrencisi bulunmaktadır. Fakülte Dekanı Prof. Dr. İbrahim Arslan’ın düzensiz bir şehirde Türkiye’yi en iyi şekilde temsil edecek şirin bir fakülte düzeni oluşturduğu binaya girişte anlaşılmaktadır. Bölgedeki eğitim kurumlarının toplamında ise tamamı Suriye’li olan 2660 öğrenci bulunmaktadır.

Türkiye Afrin, Azez ve El Bab’da tam donanımlı hastaneler yapmış ve tüm güvenliği sağlamaktadır. Bölgeye Türkiye tarafından 8 hastane 68 sağlık merkezi yapılmıştır. Şu ana kadar bu sağlık kurumlarında 140 bin kişi ameliyat edilmiştir. Türkiye’ye artık az sayıda hasta sevk edilmektedir. Bunun anlamı, Türkiye bölgede istikrar sağlanana kadar kalmazsa sağlanan bu imkanlardan bölge halkı mahrum kalacak ve YPG gibi terör grupları kontrolü ele geçirecektir.

İlgililerin bilgileri ve gözlemlere göre; güvenlik önlemlerinin artırılması, eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve iktisadi geri kalmışlığının iyileştirilmesi durumunda Türkiye’den bir kısım insanlar geriye gidebilir ve böylece bölgede iktisadi, siyasi, coğrafi ve sosyal dost bir alan oluşturulabilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir