ANARŞİYİ ÖNLEMEDE ÇÖZÜM ÖNERİSİ

ANARŞİYİ ÖNLEMEDE ÇÖZÜM ÖNERİSİ

Prof. Dr. Sayın DALKIRAN

Kelime anlamı itibariyle karışıklık ve düzensizlik olan anarşi, her çeşit otoratiye, yöneten güce ya da yerleşik düzene isyan etmeyi ifade eder. Anarşizmin genel ilkesi otoriteye karşı olmak ve devletsizliği savunmaktır. Şüphesiz ki, devletin olmadığı yerde anarşi ve terör hakim olur ve insanların huzuru bozulur. En küçük kabilelerde bile bir idare ve otorite var ise çok büyük topluluklarda, milletlerde de iç barışın sağlanması, emniyetin tesisi, adaletsizliğin önüne geçilmesi, zalime mani olunması, mazlumlara sahip çıkılması, her türlü sağlık, eğitim ve benzeri kurumlarla halka hizmet edilmesi gibi pek çok hususta devlet idaresine ihtiyaç bulunmaktadır. İnsanın hiçbir otorite tanımaksızın, başkalarının hakkını gözetmeksizin istediği tarzda yaşaması hiçbir şekilde özgürlükle, hürriyetle izah edilemez. Zira böylesi bir hürriyet aklı başında bir insana yakışmaz. Böylesi bir özgürlük, anarşiyi doğurur ve anarşi de hiçbir hakk tanımaz ve insaniyet seciyelerini canavar hayvanların seciyesine çevirir.
Devletin hem kendisine karşı, hem de milletine karşı olan, insanların huzur ve mutluluğuna ve özellikle emniyet ve can güvenliğine kasteden anarşi ve anarşizme karşı önlemler alması ve mücadele etmesi elzemdir. Devletin bu mücadelesinde sadece polisiye tedbirler alması, takibat yapıp gerektiğinde gözaltına alması ve mahbus etmesi yeterli midir?
Devletin bu polisiye tedbirlerin yanında problemin köküne inmesi, eğitime önem vermesi, aileleri bilinçlendirmesi de çok büyük önem arzeder. Zira polisiye tedbirler bir yere kadar geçerlidir ve iş çığrından çıktıktan sonra bu tedbirler yetersiz kalacak, bazen de işe yaramayacaktır. Bu itibarla asıl mesele kişilerin kalplerine bir yasakçıyı yerleştirebilmek ve otokontrolü sağlayabilmektir. Şüphesiz bu husus yüzde yüz problemi kökünden çözer mi? Çok büyük oranda problem çözülür. Ancak fıtratı bozulmuş, yılan gibi ısırmaktan zevk alan bir kısım kişiler olacaktır ki onlara da polisiye tedbirler uygulanacaktır.
Sağlıkta koruyucu hekimlik ne ise anarşiye karşı da koruyucu önlemler almak şarttır. Bu konuda olmazsa olmaz önlem, işi çocukluk çağlarına götürmek ve çocukları Allah inancı ile yetiştirmektir. Allah inancı ile yetişen fertler, her an kendisinin görülüp gözetlendiğini bilir ve yaptıklarından da hesap vereceğini düşünür. Bu hali ile inançlı bir ferdin suç işleme ihtimali çok çok azalır. Ancak sadece polis korkusu ile hayatına yön veren inançsız bir kişi emniyet güçlerinden kaçabildiği oranda suç işler.
Konuyla ilgili şu hususlara dikkat lazımdır: Güzel vatanımızda, bilerek veya bilmeyerek anarşiliği yerleştirmek isteyen dahili ya da harici düşmanlarımız vardır. Bunlar genel itibariyle bu milletin asırlardır bayraktarlığını yapmış olduğu İslamiyet ile milletin irtibatını kopartıp anarşiliğe yol açmaktadırlar. Bilinmelidir ki, bir Müslüman İslâmiyet dairesinden çıksa, mürted ve anarşist olur, sosyal hayat için tam bir zehir olur.
Allah’a ve âhirete iman şüphesiz ki, anarşiliğe karşı en büyük bir koruyucu kalkandır. Ancak bunu söylerken amiyane ve sadece dille inandığını söylemek ve bunu yeri gelince sloganik bir şekilde “biz de Müslümanız” diyerek birçok kötülüğe ve suça karışmak apayrı bir vakadır. Halbuki Allah’ı bilmek, bütün kâinata ihata eden Allah’ın rab oluşuna yani rububiyetine inanmaktır. Allah’a iman atomlardan yıldızlara kadar büyük küçük herşeyin O’nun hakimiyetinde ve idaresinde olduğunu bilmektir. Yine herşeyin Allah’ın kudret ve iradesiyle meydana geldiğine kesin iman etmektir. Allah’ı bilmek, mülkünde hiçbir ortağı olmadığına ve Lâ ilâhe illallah kudsi kelimesinin hakikatlerine iman etmek ve kalben tasdik etmektir.
Tam tersi olarak “Bir Allah var” deyip Allah’ın mülkünü sebeplere, tabiata taksim etmek iman değildir. Her bir şeyi sebeplere ve tabiata dayandırmak, her bir şeyi onlardan bilmek, Allah’ın her şeyin yanında ilmi ve iradesi ile hâzır ve nâzır olduğunu kabul etmemek imana terstir. Bütün bunların yanında Allah’ın emirlerini tanımamak, sıfatlarını ve gönderdiği elçilerini, peygamberlerini bilmemek, elbette hiçbir cihette Allah’a iman hakikatinin o kişide kemaliyle olmadığını gösterir. Böylesi bir kişinin anarşiye, teröre karışması “imanlı kişilerin suçtan uzak kaldıkları” tezini yaralamaz, bozmaz. Hakikî bir Müslüman, samimî bir mü’min hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz, olamaz. Dinin şiddetle yasakladığı şey, fitne ve anarşidir. Çünkü anarşi hiçbir hak tanımaz ve aynı zamanda insanlık seciyelerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar halinde gösterir.
Evde, yahut bir gemide, bir mâsum ile on suçlu bulunsa, Kur’an’ın öngördüğü adalet ile, o mâsumun hakkına zarar vermemek için, o gemi asla batırılamaz. On mâsumun yanında bir tek suçlunun bulunduğu bir gemi ise hiçbir şekilde batırılamaz. Batırılsa çok büyük bir haksızlık ve zulüm olur. Bu nedenle âsâyişi ihlâlden dolayı yüzde on câni yüzünden doksan mâsumun hayatını tehlikeye ve zarara sokmayı ilahi adalet ve Kur’an, şiddetle yasaklar. Bunun için devlet suçlu ile suçsuzu kesin olarak ayırmalı, suçlular ve bir kısın anarşistler yüzünden haksız yere masum insanların hakları asla ellerinden almamalı ve cezalandırmamalıdır.
Adaletin tesisi için, suçluların tasfiyesi ve suç oranlarının azaltılması için gerçek imanın kalplere yerleştirilmesi zarureti bulunmaktadır. Bu itibarla vatanını, milletini sevenlerin bu istikamette çalışması, çabalaması ve gayret etmesi bir vecibedir. Zira mutlak inkar, ataizm ve benzeri düşüncelere yol açar. Bunların sonucunda ise anarşistlik vücuda gelir. Anarşistlik ise hak, hukuk ve kanun tanımaz, ahlaki hiçbir değere yer vermez ve neticede insanlığın başına bela olur. Bir anarşist ola ki devlette bir makama gelirse, yetkilerini kötüye kullanarak tam bir diktatör olur ve başkalarının inanç, fikir ve düşünce dünyasına hayat hakkı tanımaz hale gelir.
Bu milletin ve vatanın, sosyal hayatını anarşilikten kurtarmak ve büyük tehlikelerden korumak için, şu beş esas lâzımdır ve zarurîdir: Merhamet, hürmet, emniyet, haram-helâlı bilip haramdan çekilmek ve serseriliği bırakıp itaat etmektir.
Bize düşen ileride pişman olmamak adına anarşiyi doğuran, teröre yol açan nedenleri tam olarak belirleyip kalıcı tedbirlere başvurmaktır. Sineklerle mücadelenin en güzel yolu bataklıkları kurutmak ve meseleyi temelden halletmektir. Anarşiyi önlemek için de çözüm, Allah korkusunun kalplere tam nüfuz etmesidir. Bunun için de eğitimin ilk yıllarından itibaren manevi eğitime önem verilmelidir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir