Güncel Olan
Siyaset ortamın da günün yeni terimi normalleşme. Siyasi Partilerin normalleşme adımları atmaya çalıştığı bu ortamın asıl sorunu toplumsal normalleşme olmalı. Ekonomik kriz toplumun tüm kesimlerin de davranışsal bir anormalleşme yarattı. İnsanlar birbirlerine düşmanca davranmaya nefret kusmaya başladı. Geçim sıkıntısı toplumun büyük bir kısmını sinir harabiyetine sürükledi. Toplumsal gerginlikler kişiler arasında mantıksız akıl almaz davranış bozukluklarına yol açmaya başladı. Parasal çaresizlikler insanları kolay yoldan kazanç sunan dolandırıcıların eline düşürüyor. En güvenli gözüken bankacılık sektörü üst düzey yöneticileri, kanunları uygulamakla yükümlü kişiler, siyasi kimliklere sahip olanların mesuliyetsiz umursamaz davranışları geçim sıkıntısı altında olan büyük kitleleri daha büyük umutsuzluklara güvensizliklere götürüyor. Halkımızın ihtiyacı olan devlet düzenine güveni sarsmak kimsenin haddine değildir. Ülkemiz bir şekilde bu krizin içinden çıkmaya çalışırken tüm yapılanları her şekilde geçici olan zenginleşme adına toplumsal güveni yok etmek hiç kimsenin hesabını vereceği bir vebal değildir.. Devletin asıl gelirlerini teşkil eden vergi gelirleri tahsilatı orta sınıf üzerinden değil milyarlık cirolu zarar gösteren vergiden kaçınan kurumlara yönelmediği sürece ekonominin asıl çarklarını döndüren küçük işletmeler ayakta duramaz. İş gücünü finanse etmekte zorlanan küçük işletmeler kapandıkça üretim biter. Ülkemizden her gün binlerce insan kaçak yollardan başka ülkelere gitmeye çalışıyor. Bu insanlar bizim asıl vatandaşlarımız gençlerimiz. Yurt dışına kaçak yollardan gitmeye çalışan başka ülkelerden bize gelen insanlardan bahsetmiyorum; kendi gençlerimiz asıl sorun burada geçinecek iş bulamayan gençlerimiz umutsuz ve mutsuz başka ülkelerde hayat arıyor. Türkiye son 20 yılda birçok alanda büyük adımlar attı. Tam bu Emeklerin meyvesini vereceği zaman yeni nesillerin geleceğe güvenle bakacağı bir ülke olmamıza kimsenin engel olmasına izin verilmemesi gerekli. Kanunların kişiye özel değil Topluma özel olması ve uygulanması gerekiyor. Güçlü savunma avukatı tutamayan bir vatandaşın alacağı ceza güçlü avukatı olandan fazla olmamalı. Kanunlarda eşitlik ilkesi parasal güce göre değil cezai sorumluk ilkesine göre olmalı. Bir gün öleceğimiz bir yaşam uğruna bir ülkenin varlığı tehlikeye atılamaz.