TOPLUMSAL ŞİDDET

Siyaset gündemini döviz kuru ve anayasa değişikliği ile sınırlandırmış olsa da, toplumsal şiddet ve öfkenin en akıl dışı örneklerine maruz kaldığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu maruz kalma halinde kimimiz şiddetin doğrudan hedefi olurken, diğerleri ise tanık olmanın yol açtığı travmalarla başa çıkmaya çalışıyor.

O kadar ki; herhangi bir patlamanın terör saldırısı değil de doğalgaz olduğunu öğrenince “rahatlayan” bir toplum haline dönüştük. Ya da terör saldırılarında can kayıplarının kitlesel seviyeye ulaşmadığı durumlarda valiler “az zayiat verdik” diye değerlendirmeler yapıyor. Şiddeti kanıksamanın ve toplumun her bir katmanının yaşadığı travmanın boyutları işte bu düzeyde Şiddetin biçimi, yoğunluğu ve nasıl algılandığı toplumdan topluma değişse de amacı hep aynı: Kontrol altında tutma ve otorite/ tahakküm kurma çabası araştırmacıların çok önemli bir bölümü bu tespitte hem fikir. Hal böyle olunca da; kardan adamların bile şiddetten nasibini aldığı bir toplum, otorite kurma çabasının ne kadar hastalıklı boyutlara ulaştığını gösteriyor. Ancak şiddet eyleminin kendisi bir hastalık değilse de, toplum açısından bir halk sağlığı sorununa dönüştüğünü de göz ardı etmemek lazım. Özellikle ruhsal açıdan en fazla tehdit altında olan kesim ise çocuklar. Gelecekteki hedefi idamı getirip- kimsenin yapamadığı şekilde-geriye işletmek olan bir nesil yetişiyor. hak etme” algısı ise şiddeti “normal” hatta “meşru” hale getiriyor. Saldırıya uğrayan bir kadının “kıyafetim kapalıydı” biçiminde savunma yapmak zorunda kalması ya da tecavüze uğrayan bir kadına sanık avukatının “hoşuna gitti mi” diye sorabilme cüreti bu sapkınlığın en dramatik örnekleri arasında. Mecliste ise “bir kadın olarak sus” buyurganlığı, muhalif kadın vekillerin boğazının sıkılıp, kolundaki protezin kırıldığı bir aşamaya ulaşmış durumda. Yaptığı protesto eylemi darpla durdurulan bir kadın vekilin sosyal medya üzerinden maruz kaldığı cinsiyetçi saldırılar ise toplumsal kutuplaşmanın yol açtığı nefretin boyutlarını görmek açısından ibret verici evet bizde ŞİDDETİN HER TÜRLÜSÜNÜN KARŞISINDA DURMAK İNSAN OLMANIN ERDEMİDİR ŞİDDETİN HER TÜRLÜSÜNE HAYIR Diyoruz.

Savaş AYTİMUR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir