ETİK GÜNÜ
Sezgin ERÖZBAĞ / Yazar
Kamuda etik kültürünün yerleştirilmesi ve geliştirilmesi, etik ilkelere ilişkin bilincin artırılması, farkındalık ve duyarlılığı yükseltmek amacıyla 25 Mayıs Etik Günü ve 25 Mayıs – 31 Mayıs Etik Haftası olarak kabul edilmiştir.
25 Mayıs’ın özelliği ise 5176 sayılı Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kuruluş Kanunu‘nun kabul tarihidir.
Etik kavramı; Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik düzenlemesinin kamu mevzuatında yerini almaya başlamasıyla birlikte günlük yaşantımızda daha çok kullanılmaya başlanmıştır.
Nitekim bahsi geçen Yönetmelik düzenlemesi; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri, döner sermayeli kuruluşlar, mahalli idareler ve bunların birlikleri, kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kurul, üst kurul, kurum, enstitü, teşebbüs, teşekkül, fon ve sair adlarla kurulmuş olan bütün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan; yönetim ve denetim kurulu ile kurul, üst kurul başkan ve üyeleri dahil tüm personeli kapsamaktadır.
Bu bağlamda kamu idarelerinde “Etik Kurulları” oluşturulmak zorunluğu da getirilmiştir.
Etik kelime anlamıyla Yunanca “ethos” yani “töre” sözcüğünden türemiştir.
İnsanlığın varoluşundan bu yana iyi ve kötü hep olmuştur. Bazen iyi veya kötü bir durum anlatılırken etik veya ahlak kavramlarının kullanılmakta olduğuna şahit olmuşuzdur.
Ancak her iki kavram arasında fark olduğunu bilmekte de yarar var.
Etik bir kişinin belli durumda ifade etmek istediği değerlerle ilgili iken, ahlak ise bu değerleri hayata geçirme şeklidir.
Dolayısıyla ahlakı etiğin pratiği olarak değerlendirmek, ilkeler söz konusu olduğunda etik kavramını, davranış söz konusu olduğunda ahlak kavramını kullanmak daha isabetli bir yaklaşım olacaktır.
Burada yeri gelmiş iken Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte sayılan etik davranış ilkelerine göz attığımızda aşağıda yer aldığı şekilde olduğunu görmekteyiz;
- Görevin yerine getirilmesinde kamu hizmeti bilinci ile hareket etmek,
- Halka hizmet bilinci ile görev yapmak,
- Hizmet standartlarına uymak,
- Görevi yerine getirirken amaç ve misyona bağlı kalmak,
- Görevini dürüst ve tarafsız biçimde ifa etmek,
- Görevini yerine getirirken saygınlık ve güveni korumak,
- Vatandaşlara karşı nazik ve saygılı davranmak,
- Suç oluşturan veya etik davranış ilkelerine aykırı tutum ve davranışları yetkili makamlara bildirmek,
- Görevini yaparken her türlü çıkar çatışmasından kaçınmak,
- Görev ve yetkilerini menfaat sağlamak amacıyla kullanmamak,
- Hediye alma yasağı kapsamındaki hediyeleri almamak ve bu yasak kapsamında bir menfaat sağlamamak,
- Kamu mallarını etik kurallara uygun olarak kullanmak,
- Görevinde savurganlıktan kaçınmak,
- Kurumunu bağlayıcı açıklamalarda ve gerçek dışı beyanlarda bulunmamak,
- Yasal bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmek ve kamu görevinin gerekli kıldığı saydamlık ve katılımcılığı sağlamak,
- Yöneticiler açısından hesap verme sorumluluğunu taşımak,
- Eski kamu görevlileriyle ilişkilerde etik kurallara uymak,
- Mal bildiriminde bulunmak.
İşin özü yukarıda yer alan her bir ilke güzel ve kendi içinde anlam yüklü. Ancak bütün mesele bunu bir yaşam biçimi haline getirebilmektir. Kamu-özel fark etmez dün olduğu gibi bugünde yaşamın her alanında buna çok ihtiyacımız var.